KKTCHaber Girişi : 01 Nisan 2019 19:37

"TÜRKİYE'NİN GARANTÖRLÜĞÜ HER ZAMANKİNDEN DAHA HAYATİ"

Yakın Doğu Üniversitesi (YDÜ) ev sahipliğinde, Kıbrıs'ta çözüm için alternatif modellerinin masaya yatırıldığı "Kıbrıs Konusu: Kıbrıs'ın Dünü, Bugünü ve Geleceğe İlişkin Vizyonu" konulu uluslararası katılımlı konferans başladı.
Kıbrıs, Türkiye ve dünyanın çeşitli ülkelerinden 50’yi aşkın akademisyen, diplomat, siyasetçi, araştırmacı ve uzmanın katıldığı konferansta, üç gün boyunca Doğu Akdeniz’de bulunduğu tahmin edilen hidrokarbon kaynakları ve buna bağlı olarak son dönemde yükselen enerji rekabeti ve Kıbrıs sorununun çözümüne yönelik alternatif çözüm modelleri tartışılacak.
Yakın Doğu Üniversitesi’nden yapılan açıklamaya göre, Büyük Kütüphane Salon 4’de bugün başlayan konferansın açılışında, Türkiye Cumhuriyeti Dışişleri Bakanlığı İkili Siyasi İşler ve Denizcilik-Havacılık Hudut Genel Müdür Vekili Büyükelçi Erciyes, TC Lefkoşa Büyükelçisi Murat Başçeri, Dışişleri Eski Bakanı Tahsin Ertuğruloğlu, Türkiye Cumhuriyeti Dışişleri Bakanlığı yetkilileri, T.C. Lefkoşa Büyükelçiliği Baş müşaviri ve müsteşarı, komutanlar, Yakın Doğu Üniversitesi Mütevelli Heyeti Başkanı Doç. Dr. İrfan Suat Günsel, Sivil Savunma Teşkilat Başkanı Yardımcısı Yusuf Güngörür, rektör yardımcıları, akademisyenler ile yabancı diplomatlar hazır bulundu. YDÜ açıklaması şöyle:
PROF. DR. GÖKÇEKUŞ: “KUZEY KIBRIS TÜRK CUMHURİYETİ’NİN GELECEĞİ İÇİN ALTERNATİF ÇÖZÜMLER DÜŞÜNÜLMELİ…”
“Konferansın açılış konuşmasını yapan Konferans Başkanı Prof. Dr. Hüseyin Gökçekuş, ilk konferansın 2001 yılında düzenlendiğini hatırlatarak, 2001'den beri önemli yerel ve bölgesel gelişmeler ışığında konuyu tekrar irdelemek ve bunların Kıbrıs'taki siyasi çözüm sürecini nasıl etkilediğini analiz etmek için ikincisinin düzenlendiğini belirtti.
Kıbrıs meselesinin çözümü için Birleşmiş Millerler (BM) ara buculuğunda 1977 yılından bu yana Kıbrıslı Türkler ile Kıbrıslı Rum topluluklarının siyasi eşitliğine dayanan iki toplumlu ve iki bölgeli federal bir ortaklığın gerçekleşmesi için yapılan müzakerelerin başarısız olduğunu ifade eden Prof. Dr. Hüseyin Gökçekuş, “Son olarak 2017'de İsviçre'nin Crans-Montana kentinde düzenlenen Kıbrıs Konferansı'nda uzlaşma sağlanamaması ile siyasi görüşmeleri tamamen çökmüştür. Elli yıllık başarısız müzakerelerin ardından, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin geleceği için alternatif seçenekler düşünmenin zamanı geldiğine inanıyoruz” dedi.
Prof. Dr. Hüseyin Gökçekuş, Doğu Akdeniz'deki hidrokarbonların keşfedilmesinin, Kıbrıs sorununa, Doğu Akdeniz Bölgesi'nde istikrar ve işbirliğinin gereklerine ek bir uluslararası boyut eklediğini de belirterek, doğal kaynakların her iki halkında ortak mülkiyeti olduğunu ve hidrokarbon kaynaklarının istikrarlı bir ortamda en uygun şekilde kullanılması gerektiğini vurguladı.
DOÇ. DR. GÜNSEL: “KIBRIS’TA İKİ TARAFINDA HAKLARINI KORUYAN ADİL, KALICI VE YAŞAYABİLİR BİR UZLAŞI ÜRETİLMELİ…”
Konferansı Onursal Başkanlığını yürüten Yakın Doğu Üniversitesi Mütevelli Heyeti Başkanı Doç. Dr. İrfan S. Günsel de, KKTC’nin Türkiye ile birlikte her zaman Kıbrıs’taki her iki tarafın da yasal çıkarlarını hesaba katan adil, kalıcı ve yaşayabilir bir uzlaşıyı üretmeye yönelik içten ve yapıcı bir tutum içinde bulunduğunu dile getirdi.
Doç. Dr. Günsel taraflardan yalnızca birinin böylesi bir yaklaşıma sahip olmasının kalıcı ve adil bir çözüme ulaşılabilmesi için yeterli olmadığına işaret ederek taraflardan birinin meşru siyasi eşitlik haklarını görmezden gelmenin çözüme katkı sağlamayacağını belirtti.
Kıbrıs Türk halkının gelecekte oluşacak herhangi bir siyasi, ekonomik, sosyal yapının eşit ortağı olacağının iyice anlaşılması ve özümsenmesi gerektiğini vurgulayan Doç. Dr. İrfan S. Günsel, KKTC‘nin tüm kurum ve kuruluşlarının da bu ilkeyi tüm uluslararası platformlarda savunmaya devam edeceklerini ve Kıbrıs Türk toplumunun haklarının hiçbir kimse tarafından ihlal edilmesine izin vermeyeceklerini ifade etti.
Doç. Dr. Günsel, eğitimin sınırları her anlamda aşan bir alan olduğunun altını çizerek, Kıbrıs’ta ulaşılacak herhangi bir nihai çözümde KKTC’deki üniversitelerin, yüksek öğrenimin ve uluslararası öğrencilerin geleceğinin göz önünde bulundurulması gerektiğini vurguladı.
BÜYÜKELÇİ ÇAĞATAY ERCİYES: 'KIBRISLI TÜRKLERİN SİYASİ EŞİTLİĞİ SAĞLANDIĞI SÜRECE HER TÜRLÜ YENİ FİKRE AÇIĞIZ…”
Dışişleri Bakanlığı İkili Siyasi İşler ve Denizcilik-Havacılık Hudut Genel Müdür Vekili Büyükelçi Çağatay Erciyes ise, Kıbrıs'ta Türk ve Rum tarafları arasında 1968'den beri gerçekleştirilen bütün müzakere süreçlerinin son olarak 2017'de Crans-Montana'da olmak üzere başarısızlıkla sonuçlandığını belirtti. Büyükelçi Erciyes, "Kıbrıslı Türklerin siyasi eşitliği ve güvenlik ihtiyaçları sağlandığı sürece her türlü yeni fikre açığız" dedi.
Türkiye ve Kıbrıslı Türklerin yapıcı tutumuna karşın Kıbrıslı Rumların ısrarla uzlaşmadan uzak durduğunun altını çizen Erciyes, "Ada'da iki tarafın çözümden beklentileri farklı olduğu için bu sonuç kaçınılmazdı. Taraflar aslında aynı şeyi müzakere etmiyordu" ifadelerini kullandı.
"RUMLARIN ZİHNİYETİ DEĞİŞMEDİĞİ SÜRECE MÜZAKERELER SONUÇ ÜRETEMEYECEK…"
Son müzakere sürecinin de Kıbrıslı Rumların, Türklerle siyasi eşitliğe yanaşmadığının bir göstergesi olduğunu kaydeden Erciyes, "Bu aynı zamanda 1960'da kurulan Kıbrıs Cumhuriyeti'nin yalnızca 3 yıl içinde sona ermesi ve Annan Planı'nın 2004'te Kıbrıslı Rumlar tarafından reddedilmesine neden olan zihniyetti" diye konuştu. Erciyes, Rum tarafının hala Ada'daki Türklerin siyasi eşitliğini tanımayı reddettiğini belirterek, Rum lider Nikos Anastasiadis'in hala kendini tek bir devletin lideri gibi gördüğünü ve Kıbrıslı Türklere azınlıklarmış gibi yaklaştığını dile getirdi. Büyükelçi Erciyes, son zamanlarda Anastasiadis'in "gevşek federasyon", "adem-i merkeziyet" gibi önerilerle ortaya koyduğu düşünceler kapsamında bile somut bir adım atmadığını söyledi.
"Bu zihniyette bir değişim olmadığı sürece, müzakereler hiçbir zaman her iki taraf için de kazanç getirecek bir sonuç üretemeyecek" diyen Erciyes, bu nedenle Türkiye'nin de artık parametreleri belli olmayan ve sonuç odaklı olmayan bir müzakere yürütmenin mümkün olmayacağını savunduğunu hatırlattı.
Erciyes, "Yarım asırdan fazla bir süredir federasyon temelli bir çözüm için mücadele ediyoruz. Herhangi bir sonuç elde edemedik. Bu durumda hedeflerimizi tekrar gözden geçirmeyi düşünmeliyiz. Mevcut şartlarda, ne federasyon modelini dışlıyor, ne de belli bir model üzerinde ısrar ediyoruz. BM Genel Sekreteri (Antonio) Guterres de son raporunda Kıbrıs meselesinin çözümü için 'yeni fikirler'e işaret etmişti. Bu kapsamda biz de Kıbrıslı Türklerin siyasi eşitliği ve güvenlik ihtiyaçları sağlandığı sürece her türlü yeni fikre açığız." ifadelerini kullandı.
"NEYİ, NASIL MÜZAKERE EDECEĞİMİZ KONUSUNDA ANLAŞMALIYIZ…"
Büyükelçi Erciyes, müzakerelerden kapsamlı bir sonuç elde edebilmek için sağlıklı bir diyalog sürecinin olası gerektiğine işaret etti. Bu kapsamda resmi olmayan görüşmelere devam ettiklerini belirten Erciyes, BM Genel Sekreteri Guterres'in Kıbrıs Danışmanı Jane Holl Lute ile de Türkiye ve Türk tarafının vizyonunu paylaştıklarını anlattı.
Sağlam bir ortak zemin olmadan müzakerelerde ilerlenemeyeceğinin altını çizen Erciyes, şöyle devam etti: "Yeni bir sürece başlamadan önce, sürecin hangi ilkeler üzerine inşa edileceğine karar vermeliyiz. Bir başka deyişle, tam olarak neyi, nasıl müzakere edeceğimiz konusunda anlaşmalıyız. Bu nedenle yeni müzakere süreci öncesinden çok iyi hazırlanmış olmalı. Müzakerelere sırf müzakere etmek için başlamak istemiyoruz. Biliyoruz ki BM Genel Sekreteri de aynı görüşe sahip. Hiçbirimiz bir başka başarısızlığa tahammül edemeyiz."
"TÜRKİYE'NİN GARANTÖRLÜĞÜ HER ZAMANKİNDEN DAHA HAYATİ"
Erciyes, öte yandan Rum tarafının müzakereleri güvenlik ve garantörler konusuna odakladığına ve Türkiye'nin garantör olmadığı durumda sanki tüm sorun çözülecekmiş gibi davrandığına dikkati çekerek, "Bu, tamamıyla gerçeğin çarpıtılmasıdır" yorumunu yaptı. "Türkiye'nin Ada'da garantörlüğü her zamankinden daha hayati." diyen Erciyes, güvenlik ve garanti şartı sağlanmadan bir müzakere sürecine girilmeyeceğini vurguladı. Erciyes, Türkiye'nin, Ada'nın ortak sahibi Kıbrıslı Türklerinin siyasi eşitliğinin sağlandığından emin olana kadar garantör olmayı isteyeceğini de kaydetti.
"HİDROKARBON MESELESİ DAR GÖRÜŞLÜ YAKLAŞIMININ BAŞKA ÖRNEĞİ…"
Büyükelçi Erciyes, Kıbrıs etrafındaki hidrokarbon rezervleri konusunda Rum tarafının tek taraflı faaliyetlerde bulunduğunu hatırlatarak, "Hidrokarbon meselesi Kıbrıslı Rumların, son 50 yıldır müzakerelerde ortaya koydukları dar görüşlü yaklaşımın bir başka örneği" dedi.
Kıbrıslı Rumların "sorumsuz faaliyetleri" nedeniyle bölgenin daha da istikrarsızlığa sürüklendiğinin altını çizen Erciyes, "Aslında hidrokarbon rezervleri kolaylıkla bölgede bir istikrar aracı olarak kullanılabilir. Bu kapsamda, Türkiye, Kıbrıslı Rumları en başından Ada'nın doğal kaynaklarının eşit paylaşılması konusunda uyarmıştı. Ancak Kıbrıslı Rumlar tek taraflı faaliyetlerde bulunmayı tercih etti." diye konuştu.
Erciyes, hidrokarbon konusunda da atılacak adımlarda Kıbrıslı Türklerin siyasi karar alma mekanizmalarında eşit yer almaları gerektiğini söyledi. Türkiye'nin Doğu Akdeniz'de kıta sahanlığı konusundaki kendi çıkar ve haklarını koruyacağını vurgulayan Erciyes, Türkiye'nin her koşulda Kıbrıslı Türklere destek vermeye devam edeceğinin altını çizdi. Erciyes, Doğu Akdeniz'de yükselen tansiyonun Kıbrıs'ta siyasi çözüm gerekliliğinin bir göstergesi olduğuna işaret ettiğini sözlerine ekledi.”
Yorum Yaz
  • UYARI: Konuyla ilgisi bulunmayan, hakaret içeren cümleler veya imalar, inançlara saldırı, şiddete teşvik yorumları onaylanmamaktadır.