İki devletli çözüm olacaksa bile iki tarafın da bunda anlaşması gerekeceğini aksi halde ikinci devleti Türkiyeden başkasının tanımayacağını kaydeden Talat, Kıbrıs sorununun çözümünün ihtiyaç olduğunu ve bundan hiç şaşmamak gerektiğini belirtti.
Talat, Asla anlaşmadan kaçan taraf biz olamayız. Bunun acısını 2004e kadar yaşadık, 2004ten sonra öyle olmadık ve bunun da nimetlerinden yararlandık dedi.
Beyrutta 3 Haziran 1968de başlayan Kıbrıs tolumlararası müzakereleri, 50nci yılını tamamladı. Kıbrıslı Türk ve Rum liderler, geçen yarım asırlık süreci Türk Ajansı-Kıbrısa değerlendirdi.
Mehmet Ali Talat, müzakerelerden 50 yıldır sonuç alınamamasını, süreci ikiye, hatta üçe ayırarak değerlendirmek gerektiğini belirtti. Talat, Bir Kıbrıs Cumhuriyetinin bağımsız olarak ilan edildiği dönem ve ondan öncesi ilanı gerektiren süreç, sonra Kıbrıs Cumhuriyeti ve yıkılışı, bir de 74 ve sonrası bu üçünün karakteristikleri farklı dedi.
SONUÇ ALINMAMASINDAN ÖNCE DENKTAŞ, SONRAKİ DÖNEMDE RUMLAR SORUMLU
1963te olaylar başladığında Kıbrıs Cumhuriyetinin geçici bir sıkıntı yaşadığı düşünülüyordu. Makarios bunun ENOSİSe evrilmesini, Türk tarafıysa bunun Taksime evrilmesini hayal ediyordu. O nedenle çözüm olması mümkün değildi diyen Talat şöyle devam etti:
68de görüşmeler başladığında Türk tarafının Kıbrıs Cumhuriyetinin zımnen devamını kabul ettiğini kaydeden Talat, O dönemde Kıbrıs Cumhuriyetinin restorasyonu gündemdeydi, yani 74e kadar olan dönemde,Kıbrıs Cumhuriyeti nasıl restore edilir?! çalışmalarıydı, onun 50. yıldönümündeyiz zaten
Talat, 1974teki müdahaleden sonra durumun gene değiştiğine işaret ederek, 1973te bir anlaşma yapılmış olsaydı, 1974te gene müdahale olabilirdi aslında
74 harekâtı sırasında görüşmeler de devam etti Cenevrede. Bir türlü sorunu kökten çözme yoluna gidilmedi şeklinde konuştu.
Mehmet Ali Talat, şöyle devam etti:
Birinci harekâtla ikinci harekât arasında Türkiyenin kantonal model bir federasyonu önerdiğini de hatırlamak lâzım. Kayıtlarda çok öne çıkmıyor ama, ikinci harekâtın olmaması için bu önerilmişti. Bunda da sonuç alınamayınca ikinci harekât başladı. Sonra da ilk ağızlı yüzlü anlaşma 77
Denktaş-Makarios anlaşması işte orada ilk kez federasyon iki tarafça kabul edildi ve ondan sonraki BM anlaşmalarında hep federasyon yer aldı
DENKTAŞ ÇÖZÜM İSTEMİYORDU
Talat, 1977den itibaren Kıbrısta federal bir çözüm aranmaya başlandığını ama tarafların federal çözüme bakış açılarınınçok farklı oluşundan dolayı sonuca ulaşmanın mümkün olmadığını kaydetti.
Kurucu Cumhurbaşkanı Rauf Denktaşın da çözüm istemediğini ve bunu defalarca kendi çevresine söylediğini belirten Talat, Cuellar belgesini kabul etti, Kiprianu kabul etmeyecek diye. Neden çözüm olmadığı sorusunun cevabı budur. Çünkü Denktaş Bey asla çözüm istemezdi
Ondan sonra Rum yönetiminin gerçek niyetlerini bilemezdik, çünkü Denktaş Bey atılır ve her şeyi reddederdi
Dolayısıyla niyetlerinin ne olduğunu göremezdik dedi.
RUM EGEMENLİĞİNİ PAYLAŞMAK İSTEMİYOR.. BUGÜN İÇİN ESAS NEDEN BU
Bir şey daha var tabi. Dünyaca yasal devlet sayıldığı için egemenliği paylaşmak Rum tarafı için zordu. Bugün bana göre temel neden budur.. Denktaş dönemini saymıyorum diyen Talat, sözlerini şöyle sürdürdü:
Mont Pelerin ve Crans Montanada da bu görüldü. Anastasiadis, dönüşümlü başkanlığı zorla, uluslararası aktörlerin baskısıyla, garantilerle ilişkilendirerek ve karışık bir ifadelendirmeyle kabul eder gibi göründü. Karar alma süreçlerinde bir Kıbrıslı Türkün de oyunun olmasını Bakanlar Kurulu seviyesinde kabul etti, diğer organlarda kabul etmedi. Egemenliği paylaşmak istemiyorlar. Bugün için esas neden budur. Bugün için konuşuyorum, geçmişte farklıydı
MÜZAKERELERİ KİLİTLEYEN KONULAR DEĞİŞKEN
Mehmet Ali Talat, müzakerelerin değişik dönemlerde değişik nedenerle kilitlendiğine işaret ederek, Şu anda görünen Garantiler ve son dönemde Yönetim ve Güç Paylaşımı dedi.
Yönetim ve Güç Paylaşımının kendi döneminde büyük oranda çözüldüğünü vurgulayarak, Çok ufak şeyler kalmıştı. FIR hatlarını bile sona getirmiştik diyen Talat, şöyle devam etti:
Mülkiyette son dönemde ilerlemeler oldu, Anstsaiadis-Akıncı döneminde ilerleme olmasının nedeni AİHMnin Dimopulos kararıdır. AİHMnin Loizidu içtihadı yerine Dimopulos içtihadını getirmesi sonucunda Rum tarafı Kıbrıslı Türklerin de kullanıcı hakkı olacağını kabul etti
BM ETKİN OLARAK DEVREYE GİRMELİ, TAKVİM OLMALI
2. Cumurbaşkanı Talat, Kıbrıs Konferansının başarısızlıkla sonuçlanmasının ardından kopan müzakerelede yeni bir masa kurulacağına yönelik bir izlenimi olmadığını ancak kurulacaksa BMnin aktif rol üstlenmesi gerektiğini belirtti.
Talat, BM Genel Sekreterinin 30 Nisanda Crans Montanada Aman masa devrilmesin der gibi can havliyle iki tarafın hassasiyetlerine cevap vermeyi hedefleyen köprü kurucu önerilerinden oluşan ve her iki tarafca farklı yorumlanan Guterres Çerçevesine tarafların bağlılığının BM tarafından teyit edilmesi gerektiğini vurguladı.
Rol BMnindir şu anda
BM gelinen son noktadan hareketle, taraflarla ayrı ayrı yoğun çalışma yapmalıdır.. diyen Talat, Guterres çerçevesinin ayrıntılanmış halini iki tarafın da kabul edebileceği hale getirdikten sonra tarafların bir araya getirmesi ve bu işi bitirmesi gerektiğini belirtti. Talat, öbür konularda zaten anlaşma sağlandığını ve anlaşılmayan konuların da sadece bunlar olduğunu kaydetti.
Zaman sınırlı bir takvimin şart olduğuna işaret eden Talat, Çünkü biz zaman kısıtlaması dediğimizde, Rum tarafı, bunu Kıbrıslı Türkler ayrılacaklar, ayrı devlet peşine düşecekler şeklinde algılayıp, o düşünceyle bunu reddetmektedir. Zaman kısıtlaması sonunda ne olacağını ne biz söyledik, ne onlar söyledi, ne de BM böyle bir şeyi kabul etti. Bu şeye benzer Evrenin sonunda ne olacak
ifadesini kullandı.
ÇÖZÜME EN YAKIN NOKTA, ANNAN PLANIYDI
Mehmet Ali Talat, çözüme en yaklaşılan dönemin Annan Planı zamanı olduğunu belirterek, Hepimiz bunu sezdik. Annan Planının takvimlenmesi, önceden referandum tarihinin de belirlenmesi çözüm havasını doğurmuştu dedi.
Talat, Rum tarafından Hayır kampanyası başlatılıp, meydanlarda yığınlar toplanınca, çok çözümcü görünen Kıbrıslı Rumların bile o dönemde olumsuz tutum takındığını belirtti.
GEÇEN SÜRE ÇÖZÜME OLUMSUZ ETKİ YAPIYOR
Geçen zamanın süreci çok olumsuz etkilediğini vurgulayan Talat, Bir kere büyük bir güvensizlik var şu an, güven yıkıldı diyerek, özellikle Rum tarafının çelişkili tutumunun kendisini çok rahatsız ettiğini söyledi.
Talat, Yeniden başlanacak şartlar yok şu an. Bazı örgütlerden duyuyoruz, görüşmeler başlasın deniyor
Mümkün değil. O ortam yok, o hava yok. Ben karşı değilim ama başlayıp da çökerse, o zaman daha büyük hayal kırıklığı olacak dedi.
BM GENEL SEKRETERİNİN ZİYARETİ BİZİMLE GÖRÜŞMESİ ÇOK ÖNEMLİYDİ
Mehmet Ali Talat, müzakereler devam ederken, BM Genel Sekreterinin adaya gelip, kendilerini ziyaret etmesinin ve bir görüşme ortamında onlarla buluşmasını çok önemli bulduğunu ifade etti.
Talat, Orada biz Bir envanter oluşturalım, bizde seçimler geliyor, şu ana kadar hangi konularda anlaştık bunu ilan edelim demiştik. İngilizlerin Stocktaking dediği, bizden sonra biri gelecekse o oradan devam etsin, vatandaşa ve dünyaya bunu duyurmak istedik. Genel Sekreterin aklına yattı bu, Rum tarafı bunu kabul etmedi diye konuştu.,Rum tarafının Her iki taraf kendi açıklasın, ortak açıklama olmasın önerisi üzerine BM Genel Sekreterinin kendisine Ne yapabilirim? yönünde soru sorduğunu kaydeden Talat, kendisinin de Yapacağınızı yaptınız, teşekkür ederim yanıtını verdiğini belirtti.
Talat, şöyle devam etti:
Şunu demek istiyorum, Genel Sekreter büyük ümitlerle geldi, o açıklamanın yapılması durumu değiştirebilirdi ve Genel Sekreter bir defa geldi. Biz de Genel Sekreterle hiç görüşme yapmadık, çünkü müzakerelerimiz iyi gidiyordu
Ama bu ortak açıklama konusundaki anlaşmazlığı görünce belki ikna ederim diye geldi. Ama edemedi. Sonradan ben sebebini öğrendim. Çünkü eğer o ortak açıklama yapılsaydı onların uluslararası hukuk uzmanlarına göre bu bir ara anlaşma sayılacaktı ve taraflar bu ara anlaşma üzerinde uzlaştılar denecekti ve bundan geri dönemeyeceklerdi. Uzmanların onlara telkin ettiği buydu. O nedenle ısrarla ve Genel Sekreterin de ısrarına rağmen kabul etmediler.
MÜZAKERE MASASINDA EN MAKUL LİDER VASİLİU
Mehmet Ali Talat, müzakere masasında en makul Kıbrıslı Rum liderin Vasiliu olduğunu ve bunun da ispat edildiğini belirtti.
Güney Kıbrıstaki seçimler arifesine kadar Anastasiadisin tutumunun da olumsuz olmadığını kaydeden Talat, Anastasiadisin Annan Planı döneminde de olumlu bir duruş sergilediğini ancak orada, gerçek bir lider olan Klerides faktörünün bulunduğunu ve onları yönlendirdiğini vurguladı. Partiyi de yönlendirdi. O zaman partileri bölünmüştü. Annan Planına evet deme kararının alındığı toplantıda çıkıp Ülkemin bölünmesini göreceğime, öleyim daha iyi dedi ve DISIyi Evete yönlendirdi diyen Talat, bu nedenlerden dolayı Anastasiadisle, Hristofyasla kıyaslandığında, müzakereler daha rahat götürülür diye düşündüğünü bildirdi.
Yaptıklarına tüm kesimlerden eleştiri gediğinden dolayı çekingen olan Hristofyasın, açık çek vermesine rağmen DISIye hiç güvenmediğini kaydeden Talat, DIKOdan, kiliseden ve diğer sağ kesimlerden çekindiği veya şirin görünmek için yavaş davrandığını, müzakereleri bitirememe sebeplerinin de bu olduğunu söyledi.
KIBRIS SORUNUNU ÇÖZMEYE MECBURUZ
Mehmet Ali Talat, Kıbrıs sorunu var olduğu sürece çözüm için çaba sarf etmek gerektiğini belirterek, Buna mecburuz, biz tanınmamışız. Eskiye göre belki daha az, ama tecrit edilmişiz dedi.
İki devletli çözüm olacaksa bile iki tarafın da bunda anlaşması gerektiğine işaret eden Talat, Aksi halde ikinci devleti Türkiyeden başkası tanımaz. Tanıyanla da ilişkilerimiz çarpık olur; şimdi olduğu gibi
şeklinde devam etti.
ULUSLARARASI İLİŞKİ KURABİLECEK DEVLET OLMA ANCAK BİR ANLAŞMAYLA MÜMKÜN
Mehmet Ali Talat, dört dörtlük uluslararası ilişki kurabilecek bir devlet haline gelmenin ancak bir anlaşmayla mümkün olabileceğini belirtti. Burası Türkiye Cumhuriyetinin koruması altında bir bölge mi, ayrı bir devlet mi? Evet devlet özellikleri vardır, ama tam olduğunu, her şeyiyle mükemmel olduğunu iddia edemeyiz
diyen Talat, şöyle devam etti:
Geçmişte Türkiye Cumhuriyeti de, biz de Kıbrıs Sorunu yüzünden aşağılanıp hakarete uğrardık. Şimdi bu yok ama resmi ilişkilerimiz olamıyor. Resmi ilişkilerimiz olamayınca, başka şeyler de olamıyor, Türkiyeyle ilişkilerimiz de doğru rayında gidemiyor. Bir gün buraya Türkiye Cumhuriyeti dışında başka bir ülkenin bakanının da geldiğini hayal edebilirseniz, göreceksiniz ki Türkiye Cumhuriyeti ile ilişkileri daha doğru bir zemine oturtabileceğiz. Şimdi oturtamıyoruz. Zaman zaman her işimize karışırlar, zaman zaman ne haliniz varsa görün derler, zaman zaman köyleri gezer propaganda yaparlar; şimdi olduğu gibi
Zaman zaman bize doğru olmayan bazen de hakarete varan ifadelerle saldırırlar, zaman zaman da canciğer kuzu sarması oluruz, böyle gider bu ilişki, çünkü bunların hiçbiri resmi ilişki değil
KAYNAK:TAK (KIBRIS DOSYASI ÖZEL)-
Röportaj: Raif Uzkan
Fotoğraflar: Süleyman Önal