Vatan topraklarının işgalden kurtarılması için Kurtuluş Savaşı'nda mücadele verenlerin çocukları, babalarından kalan "İstiklal Madalyaları"nı saklıyor.
İstiklal Madalyası Kanunu'na göre, 15 Mayıs 1919'dan 9 Eylül 1922 tarihine kadar cephede ya da cephe gerisinde kahramanlık ve fedakarlık gösterenlere "İstiklal Madalyası" verildi.
"İstiklal Madalyası"na sahip ve şu an hiçbiri hayatta olmayan gazilerin çocukları, babalarından vatanın işgalden kurtarılması hikayesini dinleyerek büyüdü.
Kazım Karabekir müziği çok seviyor ve keman çalıyordu
İlk ağızdan anlatılan Milli Mücadele anılarını hala hafızalarında canlı tutan bu kişilerden biri Kazım Karebekir'in kızı Timsal Karabekir.
İstiklal Savaşı sırasında "Ben ve Kolordum emrinizdeyim Paşam" diyen Milli Mücadele'nin önemli komutanlarından Kazım Karabekir'in kızı Timsal Karabekir, 7 yaşındayken babasını kaybettiğini söyledi.
O yaşına kadar babasından çok şey dinlediğini söyleyen Karabekir, aklında kalan en önemli anısını şöyle anlattı:
"1946 yılında Kazım Karabekir TBMM Başkanı oluyor. 46 yılında Ruslar Türkler'den Ardahan'ı ve Boğazlar'ı istiyor. Benim kulağımda kalan radyodaki spikerin 'Kazım Karabekir kılıcını kınında oynattı. Meclis kürsüsünde 'Boğazlar Türk'ün Boğaz'ı, Kars Ardahan bel kemiğidir, verecek bir karış toprağımız yoktur' dediğini duydum."
Babasının müziği sevdiğinden ve keman çaldığından bahseden Karabekir, "Besteleri de vardı. Alaturka alafranga ayrımı yapmazdı. Bazı parçaların notalarını ezberletmişti bize" dedi.
Yakup Satar hem öksüz hem yetimdi
Milli Mücadele'nin önemli komutanlarından 2. Cumhurbaşkanı İsmet İnönü'nün kızı Özden Toker ise, babasının kendilerine bıraktığı en değerli emanetin "İstiklal Madalyası" olduğunu belirtti.
2008 yılında 115 yaşındayken vefat eden son İstiklal gazisi Yakup Satar'ın 82 yaşındaki oğlu Fevzi Satar da, babasının hayatında çok önemli yeri olduğunu söyledi.
Babasının madalyasını gururla taşıyan Fevzi Satar, unutamadığı anısını da şöyle anlattı:
"Babam Yakup Satar, Kurtuluş Savaşı sırasında cepheye gelen mektupları, okuma yazma bilen tek kişi olarak kendisi okuyormuş. Babam hep başkalarının isimleri anons edildiğinde çok içlenmiş. Kendisine mektup gelmemiş. Babam hem öksüz hem yetimdi. Posta getiren askere diyor ki bir gün benim de adıma mektup getirirsen sana para vereceğim. Birkaç gün sonra kız kardeşinden mektup geliyor babama ve içinde az bir parayla. Babam o parayı görevli askere veriyor. Bu anısını hiç unutamam."
"Biz ateşin içinden çıktık da geldik"
Kurtuluş Savaşı gazisi Veli Gökdağ'ın oğlu 89 yaşındaki oğlu Hasan Gökdağ da Kore Gazisi. Muğla Milas'ta yaşayan Gökdağ, şunları söyledi:
"Babam savaşta Dumlupınar'da görev yaptığını söylerdi. 65 yaşında hayatını kaybetti. Madalyası verildikten yaklaşık bir ay sonra öldü. Madalyasını bağrına hiç takamadı."
Gazi İbrahim Hakkı Ar'ın kızları Nihan Akpak, Nirhan Ar ve Melike Çorumlu da babalarıyla gurur duyuyor. Nihan Akpak, babasının özel bir insan olduğunu anlatarak, ''Bizim eğitimimiz için çok çabaladı, mutlaka okuyun derdi. Cumhuriyet çok önemli derdi. Savaşla ilgili hiçbir şey anlatmazdı. Neden anlatmıyorsun dediğimizde 'Biz ateşin içinden çıktık da geldik' derdi. Başka bir şey demezdi'' dedi.
"Zor zamanlarmış..."
İstiklal Madalyası sahibi Ali Kılıç'ın 85 yaşındaki oğlu Mustafa Kılıç Osmaniye'de yaşıyor. Babasının Kurtuluş Savaşı yıllarından önce Kudüs, Beyrut, daha sonra da Milli Mücadele yıllarında Çukurova'da Kuvayi Milliye saflarında savaştığını belirtti.
Mustafa Kılıç, babasının 7 yıl askerlik yaptığını söyleyerek, şöyle konuştu:
''İstiklal Madalyası'nı 1968'te verdiler kendisine. Ben de onun anılarını dinlerdim. Beyrut'tan Anadolu'ya dönerken İngilizler, babamın da aralarında bulunduğu askerlerin üstüne ateş açmış. Babam yara almamış ama bir arkadaşı yaralanmış. Arkadaşına son suyunu vermiş, yarasını kapatmaya çalışmış ama onu orada kaybetmişler. Şehit düşen o arkadaşına üzüldüğünü, o savaş yıllarında çektikleri açlık ve susuzluğu anlatırdı. Zor zamanlarmış. Ben de babamın İstiklal Madalyası ile gurur duyuyorum.''
Savaş yıllarını adeta babasıyla yaşadı
Gazi Mahmut Erkılıç'ın oğlu Hasan Erkılıç ise, adeta savaş yıllarını babasıyla yaşadı.
Erkılıç, babasının 15 yaşında askere alındığını anlatarak, ''Babam yaklaşık 7 yıl askerlik yapmış. İlk gittiği yıllarda tüfeği omzuna astığı zaman tüfek yerde süreklenirmiş. O yüzden babam hep elinde taşırmış tüfeğini. Bize sürekli düşmanı denize döktüklerini anlatırdı. Eskişehir'de muharebe esnasında kasığından yaralanmış. Kasığındaki kurşunu için hep, 'Bu benim gazilik nişanım. Allah'ın karşısına bununla çıkacağım' derdi'' dedi.
"Üzerine basınca mermi çekirdeği fırladı çıktı"
Gazi Mustafa Balcı'nın 99 yaşındaki kızı Aniş Taş, babasıyla anısını şöyle anlattı:
"Babam sürekli omzum ağrıyor derdi. Yine bir gün ağrıları arttı. Benden gömleğini çıkarıp bakmamı istedi. Baktığımda sol omzunda çıban gibi bir yara vardı. Üzerine basınca mermi çekirdeği fırladı çıktı."
Gazi Necip Akyol'un 78 yaşındaki oğlu Hüseyin Akyol, babasından kalan evde hayatını sürdürüyor. Babasının 17 yaşında askere alındığını belirten Akyol, ''Yaklaşık 6 yıl boyunca çeşitli cephelerde savaşmış. Babam sürekli cephede şehit olan arkadaşlarını anlatırdı bize'' dedi.
Babası 5 kez askerlik yaptı
Mehmet Şavşatlı da, İstiklal Savaşı gazisi babası Harun Durmuş'u 72 yaşındayken kaybettiğini anlattı.
Babasının 5 kez askerlik yaptığını vurgulayan Şavşatlı, "Babam Şavşat'ta gözcü askerdi. Ben 13-14 yaşlarındayken onun yanına gittim, yemek götürdüm. Bu sırada asker arkadaşını akrep sokmuştu. Babam ve diğer askerler onu Artvin merkezdeki hastaneye götürüp hayatını kurtardılar. Bunu hatırlıyorum" dedi.
Kaynak: AA
Kaynak : Trthaber.com.tr