Yazının başlığında gördüğünüz gibi herşeyin kolayı var aslında, eleştirmek gibi yada belki de sorunların kaynağı yerine başkalarını suçlamak gibi.
Keşke diyorum ilk yazım eleştiriler yerine ülkemizde yaşanan güzel olaylar, reformlarla ile ilgili olsaydı ama mümkün değil.
Son dönemlerde pek de alışık olmadığımız sel yada bir diğer değişle ki gerçek olan bu,su baskınlarıyla boğuşup duruyoruz.
Mesele su baskınları değil mesele alışık olmamız bence.
***
Bugün Dünya'da bir çok coğrafyada derin acılar yaşanıyor,farkımız birlikte hareket edememek.Alt yapılarımız evet kötü, zamanında yapılmamış, eksik,aksak
yada bazı bölgelerde hiç yok.
Kim bunların sorumluları?
Hükumet mi? Cumhurbaşkanı mı? Eski hükumetler mi? Brükrotlar mı? Siz mi siniz yoksa ben miyim?
Cevabı basit hepimiz, hepsi.
Bir çok bölge balçığa bulandı tıpkı KKTC gibi.
Sokaklar caddeler temizlenir belki, yollar yapılır kaynak bulunur bir şekilde.
Malum en yakınımız Türkiye,bizleri balçıkta boğulmamız için bırakmaz değil mi?
Ama belki de bırakmalıdır bilmiyorum.
Yaklaşık 5 yıldır makamında ekstrim bir olay olmadan konuşmayan Cumhurbaşkanı bugünlerde nüfusumuz kaç diye gezip gezip soruyor,Başbakan Ankara'ya gidiyor
ekonomik protokolü görüşmek umuduyla ama döndüğünde bir kelam etmiyor,Belediye Başkanları su baskınları ile ilgili TV'lere telefonla bağlanıp evler yıkıldı ama can kaybı yok diyor.
Boğazımıza kadar balçığa batmışız aslında ama günü birlik felaketlerden medet umar noktada şükür yarışına girmiş gibiyiz.
**
Nüfusumuz kaçmış?
Kaç olduğunu bilseniz ne yapardınız mesela?
Ülke genelindeki alt yapıları mı güçlendirirdiniz hemen, hastaneler mi açardınız içlerini doktor hemşire mi doldururdunuz, okullar mı açardınız öğretmeni olan,
ne yapardınız nüfusumuzu bilseniz?
300 bin değil de 500 bin olsa ve emin olsaydınız sabah farklı bir ülkeye mi uyanacaktık.
Ülkede bir değil,somut çok sorunumuz var ve her kim yada kimler bu sorunları kalıcı çözmeye kalksa daha da büyük bir sorunla karşılaşıyor;Değişimi isteyen ama değişmek istemeyen bir halk.
Herkes kendi zümresini düşünerek hareket ediyor mesela sendikalar, mesela iş adamları, mesela kamu çalışanları yada özel sektör çalışanları.
Bugünkü gündem su baskınları,evet bir çok insanın canı yanıyor peki ya çözüm?
Çözüm para,eğer Devletinizde para varsa yaralar kısa sürede sarılır ama yoksa bireysel çözümlerle idare edilir.
Bugün olan da bu,bireysel çözümlerle bir şekilde bugünleri de atlatacak olan halkımız bu yaşananları da kısa süre sonra unutacaktır ta ki ,tarih tekerür edene dek.
Tarih tekerür etmeden toplumsal bir seferberlik haliyle hareket etmeliyiz, ne gerekiyorsa herkes payına düşeni yapmalı.
Hepimiz payımıza düşeni yapmalıyız hükumet de, iş adamları da, sivil toplum örgütleri de,sonra başkalarından bekleyeceğiz.
Mesela Türkiye'den yada Avrupa Birliğinden ama önce baştakiler siyasi hırslarını bir kenara koymalıdır.
Cumhurbaşkanlığı seçimini, genel seçimi yada koalisyon seçeneklerini bir kenara koyup gerekli reformlara yoğunlaşılmalı aksi halde boğazımıza kadar balçıkla sıvanmaya devam edeceğiz.
Kimse kimsenin arkasında durmasın herkes doğrunun arkasında dursun.