“Kıbrıs Türkü çok samimi, çok candan. Ben de öyleyim. Frekansımız tuttu”…
Türkiye Cumhuriyeti’nin (TC) yeni Lefkoşa Büyükelçisi Metin Feyzioğlu, bu kez Büyükelçi sıfatıyla geldiği Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ndeki (KKTC) izlenimlerini bu sözlerle özetledi.
Dedesi Turhan Feyzioğlu’nun Kıbrıs’tan sorumlu Başbakan Yardımcılığı ve Kurucu Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş’ın danışmanlığını yaptığını hatırlatarak, ailece Kıbrıs’la gönül bağı bulunduğunu söyleyen Metin Feyzioğlu, Lefkoşa’ya Büyükelçi olarak atandığını öğrendiğinde büyük gurur duyduğunu ifade etti.
Göreve başlamasının ardından ilk röportajını Türk Ajansı Kıbrıs (TAK) ve Anadolu Ajansı’na (AA) veren Türkiye Cumhuriyeti’nin yeni Lefkoşa Büyükelçisi Metin Feyzioğlu, Türkiye’den suyun ardından kabloyla elektrik de gelmesinin hayali olduğunu ve bunu hayata geçirmek için çaba harcayacağını belirtti. “KKTC’nin tanınması, izolasyonların aşılması için çaba harcamaya devam edileceğini” ifade eden Feyzioğlu, bu süreçte de KKTC’nin ekonomik olarak kendi kendine yeten, sapasağlam ayakta duran bir yapıya kavuşması için çalışılması gerektiğini vurguladı.
Maraş’ın açılması sürecini KKTC devletinin başlattığını ve Maraş’ın KKTC devletinin egemenliğinde olduğunu kaydeden Feyzioğlu, bu süreçte Taşınmaz Mal Komisyonu, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi dikkate alınarak adımlar atılacağını, Türkiye’nin de bununla ilgili ihtiyaç duyulan desteği vereceğini söyledi. Feyzioğlu, “Kıbrıs bizim için bir ‘mesele’ değil, ‘milli davadır’” dedi.
Çok mutlu oldum ve gurur duydum
Türkiye Cumhuriyeti’nin Lefkoşa Büyükelçisi Metin Feyzioğlu, atama kararını öğrendiğinde hissettiklerini “Ben Kıbrıs’a yürekten bağlıyım. Büyükelçi olarak KKTC’ye atandığımı duyduğumda çok mutlu oldum, çok büyük bir gurur duydum. Burada doğrudan Türkiye Cumhuriyeti devletini temsil eden bir makamda bulunmak onur verici.” sözleriyle ifade etti.
“Rahmetli dedem Turhan Feyzioğlu, Kıbrıs İşlerinden Sorumlu Başbakan Yardımcısıydı ve bildiğim kadarıyla böyle bir görevi üstlenen ilk kişiydi. Kıbrıs’a büyük hizmetleri olmuştu ve güçlü bir bağı vardı. Dolayısıyla bizim ailemizin de Kıbrıs ile büyük gönül bağı var” diyen Feyzioğlu, dedesi ile Kurucu Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş’ın sofrasında defalarca oturduğunu, orada çocuk yaştan itibaren büyüklerin sohbetini dinleme imkanı bulduğunu söyledi.
Kıbrıs’ı bir mesele değil, mili dava olarak görüyorum
“Daha sonra da milli bir dava olan Kıbrıs’a yönelik ilgimiz, alakamız bitmedi. Türkiye’de milli davaya bağlı herkesin yüreğindedir Kıbrıs, başının üzerindedir. Bizim için de daima öyle oldu” diyen Büyükelçi Feyzioğlu, “Kıbrıs’a bir mesele olarak değil, bir dava olarak bakmayı tercih ettim. Barolar Birliği Başkanı olarak da hep ‘Kıbrıs için ne yapabiliriz’ diye düşündük. Uluslararası alanda KKTC nasıl daha ileriye götürülebilir, izolasyonlar nasıl kırılabilir, Kıbrıs Türklerine uygulanan bu zalim insan hakkı ihlali, Rum’un şımarıklığıyla devam eden bu ihlal nasıl sonlandırılabilir, ona kafa yorduk.” şeklinde konuştu.
Türkiye Barolar Birliği Başkanlığı yaptığı dönemde, 2014’ten 2021 sonuna kadar 5 büyük uluslararası konferans düzenlediklerini, bunların son ikisinin, kapalı Maraş’ın açılmasıyla ilgili olarak Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın bilgileriyle gerçekleştiğini aktaran Feyzioğlu, “Görevdeyken özellikle son 3 yılda Kıbrıs konusuyla ilgili olarak Sayın Cumhurbaşkanımızla, Sayın Cumhurbaşkanı Yardımcımızla ve Sayın Dışişleri Bakanımızla doğrudan doğruya çalışma imkanı buldum. Bu tarafta da Sayın Ersin Tatar ile Başbakanlık döneminden başlayarak, Cumhurbaşkanlığı sürecinde de devam eden çok yakın çalışma imkanımız oldu” dedi.
İzolasyonların bir süreç içinde kırılacağını ve zamanla tanınmanın geleceğini düşünüyorum
Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Birleşmiş Milletler (BM) Genel Kurulu’nda KKTC’nin tanınması için tarihi bir konuşma yaptığını kaydeden Metin Feyzioğlu “Buna sıradan bir konuşma gözüyle bakmamak lazım. Bu bir hedef belirlemedir. Bu devlet siyasetinin BM Genel Kurulu’ndan geri dönülmez şekilde ilanıdır. ‘KKTC’yi tanıyın’ diyor. Bunu diyen Türkiye, sıradan bir devlet değil. Bölgesinde, bölgesinin de ötesinde dünyada çok güçlü bir devlet.” ifadelerini kullandı.
Rusya-Ukrayna savaşında arabulucu olan, tahıl krizini çözen ikinci bir devlet bulunmadığına, Türkiye’nin Afrika’da en fazla misyonu olan ülkelerin başında geldiğine ve gerçekten kardeşlik hukukuyla oralarda bulunduğuna, hizmet ettiğine dikkat çeken Büyükelçi Feyzioğlu, “Bunun da geri dönüşleri oluyor. İşte bakın Afrika ülkelerinden biri Gambiya’nın Cumhurbaşkanı Yardımcısı geldi, Sayın Tatar ile resmi kapasitede bir görüşme yaptı. Bu çok önemli bir adım.” vurgusunda bulundu.
Feyzioğlu sözlerini şöyle sürdürdü:
Türk Devletleri Teşkilatı’na KKTC, anayasada geçen adıyla gözlemci üye oldu. Toplum olarak değil, kesim olarak değil, devlet olarak. Bu şekilde Türk Devletleri Teşkilatı’nda kabul gördüğü anlamına gelir bu. Tüm bunlar Sayın Cumhurbaşkanımızın muazzam siyasi kararlılığı, Sayın Dışişleri Bakanımızın muazzam diplomasisiyle gerçekleşti. Artık Türk Devletleri Teşkilatı’na üye devletlerin izolasyonları kırıcı, bunları aşan birtakım uygulamalarını yavaş yavaş beklemek lazım. Türkiye, bu bölgede plan yapmak isteyen aktörlerin görmezden eğlemeyeceği bir noktada. Buna bağlı olarak KKTC’ye yönelik izolasyonların da artık tartışmasız süreç içerisinde kırılacağını, ortadan kalkacağını ve zamanla tanınmanın da gerçekleşeceğini kabul etmek lazım. Süreç oraya doğru akıyor.”
Feyzioğlu, “bu süreçte Türkiye ve KKTC olarak, KKTC’nin üreten bir ekonomi haline gelmesini, kendi kendine, sapasağlam yeterli bir hale gelmesini, böyle bir ekonomik yapıya kavuşmasını el birliğiyle sağlamak zorundayız.” vurgusunda da bulundu.
Benim hayalim suyun ardından, elektrikle ilgili kablonun da çekilmesi
KKTC’nin kendine yeterli bir hale gelmesi için Türkiye’nin altyapı yatırımları yaptığına dikkat çeken Feyzioğlu, “Suyun ardından benim hayalim elektrikle ilgili kablonun çekilmesi. Bu konuda da hem Türkiye hem de KKTC’de ön çalışmalar yapılıyor. Sırada bu var” dedi.
Büyükelçi Feyzioğlu bu konunun her gün gündeminde olduğunu belirterek şunları söyledi:
bu nedenle ilk ziyaretimi Teknecik santraline yaptım. Orada Kıb-Tek yetkilileriyle görüştüm. Yönetim Kurulu Başkanı, Genel Müdür, mühendislerle bir araya geldik. Benim her gün gündemimde bu konu. Türkiye, KKTC’yi bu noktada tüm gücüyle destekliyor. Bu bağlamda reform planlarımızda bir aksaklık çıkmaması gerekiyor. Bakın Türkiye’de Cumhurbaşkanı Yardımcımız Sayın Fuat Oktay ve onun başkanlığında Kıbrıs İşleri Koordinatörlüğü var. İşi gücü, varı yoğu bu. Kuzey Kıbrıs’a, Kıbrıs Türkü’ne, KKTC’ye nasıl daha fazla hizmet edebiliriz.”
Suyun Mesarya ovasına gelmesi ve tarım reformu birlikte ele alınmalı
KKTC için bir diğer önemli yatırımın hiç şüphesiz su olduğunu kaydeden Feyzioğlu, Türkiye’den gelen suyun önce Güzelyurt ardından da Mesarya ovasına verilmesini amaçladıklarını bildirdi. Feyzioğlu, “Suyun Mesarya ovasına gelmesi ve tarım reformunu birlikte ele almak gerekiyor. Türkiye’deki ve KKTC’deki tarım bakanlıkları bu konuda çok yakın çalışıyor.” dedi.
Maraş’ta mülkiyet hakkını Avrupa İnsan Hakları Sistemi’ne göre çözeceğiz ama Vakıf mallarına ne olduğunu da inceleyeceğiz
Maraş açılımını KKTC hükümetinin, devletinin yaptığını, Türkiye’nin buradaki görevinin, KKTC’nin talep ettiği yardım ve desteği milli dava ve kardeşlik hukuku çerçevesinde sunmak olduğunu belirten Metin Feyzioğlu, “Kapalı Maraş” olarak tabir edilen bölgenin KKTC egemenliğinde olduğunun da altını çizdi.
“Maraş, KKTC devletinin toprağıdır orası. O toprakta çeşitli mülkiyet iddiaları vardır. Arsaların, otellerin, binaların, mülkiyetinin kime ait olduğuna dair iddialar vardır. Bu çerçevede, Taşınmaz Mal Komisyonu’na (TMK) ilişkin mevzuata da saygı duyarak, ama en önemlisi Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin, Avrupa İnsan Hakları değerler siteminin içinde kalarak sorunun çözülmesi gerekir. Avrupa Konseyi’nin burada baktığı ve bakabileceği, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin baktığı ve bakabileceği mülkiyet hakkının sözleşmeye ve ek protokollere uygun şekilde tesis edilmesi, sorunun bu şekilde çözülmesidir.” dedi.
Feyzioğlu sözlerine şöyle devam etti:
“Kuşkusuz KKTC de bunu yapma gayreti içindedir. Türkiye de KKTC’nin bu gayretine tüm gücüyle destek vermektedir. Dolayısıyla Maraş’ta mülkiyet sorunu çözülecektir. Taşınmaz Mal Komisyonu mevzuatı çerçevesinde çözülecektir, İnsan Hakları Sözleşmesi çerçevesinde çözülecektir. Bu süreç çok eski değil, bir miktar zaman tanımak gerekiyor. Bir taraftan planlar çıkarılıyor, mülkiyete yönelik kimler hak iddia etmiş ona bakılıyor. Ne istiyor, ‘tazminat mı, iade mi, takas mı’ istiyor bunlar inceleniyor. Tekrar ediyorum, Avrupa Konseyi’nin ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin meseleye bakabileceği tek açı vardır; mülkiyet hakkı… Biz de mülkiyet hakkını Avrupa İnsan Hakları Sistemi’ne göre çözeceğiz zaten."
Türkiye ve KKTC’nin esas gücü haklılığında
“Rum tarafının KKTC’ye yönelik her iddiası ama her iddiası haksız ve mesnetsiz. BM Genel Kurulu’nun ve genel olarak dünyanın KKTC’ye yönelik tavrı da yanlış” diyen Feyzioğlu, devletler hukukunun en temel kuralarına göre bir yapının bir tüzel kişiliğin devlet olarak kabulü için hangi şart gerekiyorsa KKTC’nin buna sahip olduğunu söyledi. “Çok açık bir şekilde tanınma, devlet olmanın bir şartı değil” diyen Feyzioğlu “Öyleyse tanınmıyor, ben de izolasyon uygularım, tanınmıyor ben de yasak koyarım şeklindeki her tutum hukuk çerçevesinde değildir, açıkça siyasidir” şeklinde konuştu.
Feyzioğlu şöyle devam etti:
“Türkiye gerçekten çok güçlendi. Türkiye birilerinin sandığı Türkiye değil. Türkiye jeopolitik konumunu daha da güçlendiren tüm hamleleriyle birlikte dikkate alınmaması imkansız derecede güçlü bir ülke. O bakımdan hukuk dışı yürütülen bu siyasi tavrın birçok devletle artık sürdürülebilir olmadığını göreceksiniz. Çok açık, kararlı bir siyasi duruş var Türkiye’de. Ve bu kararlı duruşun altını dolduran çok haklı nedenler var. Dünya da bunu görüyor zaten. Türkiye’ye yönelik sert çıkışlar, kuşatma çabaları boşuna değil. Bunu herhangi bir ülkeye yapmıyorlar. Türkiye’nin çok güçlendiğini ve Mustafa Kemal Atatürk’ten bu yana haklı iddiamız olan tam bağımsız duruşa eriştiğini gördükleri içindir bu tavırlar.
herhalde en güçlü sismik araştırma ve sondaj filosuna sahibiz. Yani çok uluslu şirketlerden, yabancı şirketlerden ‘lütfen bize doğalgaz bulun, petrol bulun’ deme aşamalarını çoktan geçtik. Rum basınını da ben takip ediyorum. Sık sık ‘Türk gemileri nerede?’ diye yazılar çıkıyor, bunu merak ediyorlar. Türkiye’ye radar vermiyorlar radar yapıyoruz, gemi vermiyorlar gemi yapıyoruz. Şimdi böyle bir ülkenin dikkate alınmaması mümkün olabilir mi? Böyle bir ülkenin milli davasıdır Kıbrıs. Dolayısıyla Rumlar istediklerini söyleyebilir. Türkiye’nin ve KKTC’nin esas gücü haklılığındadır.”
Kıbrıs’a aşkla bağlıydım, daha çok bağlandım
Kıbrıs’ta sık sık yürüyüşlere çıkan, her fırsatta hakla bir araya gelen Feyzioğlu, kendisinden önceki Büyükelçilerin de sokaklarda, halkın içinde olduğunu ancak kendisinin sosyal medyayı daha aktif kullanması nedeniyle ziyaretlerinin daha fazla dikkat çekmiş olabileceğini söyledi.
Feyzioğlu sözlerini şöyle noktaladı:
“Ben halkla çok iç içeyim . Ben buyum. Ben sahici bir insanım. Bu sahiciliğimi de gizlemeye gerek görmüyorum ve paylaşıyorum. Kıbrıs Türkü de çok sıcak, çok candan. Hemen samimiyet kuruyor. Ben de öyleyim. Dolayısıyla frekansımız çok tuttu. Kıbrıs’a zaten aşkla bağlıydım daha fazla bağlandım.”