Politis, Anastasiadisin, New Yorktan döndükten sonra, iki bölgeli iki toplumlu federasyon çözümü bulunması konusunda hiç de iyimser konuşmadığına, bu çözümden BM Genel Kurulunda yaptığı konuşmada da söz etmediğine, Türkiye ile doğrudan iletişim kanalıyla alakalı başka bir zeminde konuştuğuna işaret etti.
Şu anda iki bölgeli iki toplumlu federasyonda ısrar eden tek liderin Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı olduğunu savunan gazete, Anastasiadisin son dönemdeki iki devlet çözümü ve konfederasyon arasında oynayan tezlerinin Güvenlik başlığını müzakerelerden uzaklaştırdığını ve Kıbrıs müzakerelerini -(gazetenin ifadesiyle) Rum tarafının da istediği gibi- 2020 sonrasına (Cumhurbaşkanlığı seçimi) ötelediğini yazdı.
GUTERRESİN RAPORUNUN ÇOK OLUMSUZ OLMASI BEKLENİYOR
BM Genel Sekreterinin iyi niyet misyonu rapor taslağının, geçici atadığı danışmanı Jane Holl Luteun temaslarından söz edilecek giriş bölümünün eklenmesiyle tamamlanacağına işaret eden gazete, rapor taslağının, Kıbrıs sorununun perspektifleri açısından çok olumsuz olmasının beklendiğine işaret etti.
Luteun, her iki lider de Guterres Çerçevesine çeşitli şekillerde bağlılık belirtmesine karşın, Genel Sekreterin, ortak bir yaklaşım bulmaları çağrısına cevap veremediğini saptadığını kaydeden gazeteye göre, iyi niyet misyonu raporunda, Rum tarafının KKTCdeki ucuz akaryakıt konusunda iki toplum arasındaki ticarete getirmeye çalıştığı kısıtlamaların ve Rum Senfoni Orkestrası üyelerinin KKTCde düzenlenecek etkinliğe katılmak istedikleri için korkutulmaları vakalarının da yer alması bekleniyor.
Genel Sekreterin raporunun, Güvenlik Konseyinde ay sonunda görüşüleceğini hatırlatan gazete, Rum tarafının Almanya ve Fransa gibi daimi üyelerle daha iyi ve özlü ilişkiler kurmaya, ABD ile ikili ilişkilerini güçlendirmeye yatırım yaptığını, BM Barış Gücünün olduğu gibi kalmasından yana olan Rusyadan ise emin olduğunu kaydetti.
Fileleftherosun New York çıkışlı haberine göre Genel Sekreter Guterres raporunda, Kıbrıs müzakerelerinin yeniden başlaması için gerekli şartlarının oluşmadığı değerlendirdi. Raporun ana sonucu bu olacak ancak Kıbrıs sorununda pencereyi de kapatmayacak.
BM merkezinden diplomatik kaynaklar, Guterresin 73üncü BM Genel Kurulu çerçevesinde bütün müdahillerle görüşmesinden sonra, Luteun yeni bir temas turunun da olmayacağını değerlendiriyor. Aynı kaynaklar Guterresin raporundaki en kaygı verici unsurun, Crans Montana Konferansından sonra şartlarda değişiklik saptanmadığına vurgu yapılması olduğuna işaret ettiler. Raporda taraflar suçlanıyor ancak dolaylı yoldan, çıkmazın kalıcılaştığı uyarısında bulunuluyor.
Haravgi Taksim Kabusu Kapıyı Çalıyor başlığıyla manşete çektiği haberinde, Guterresin raporunda, müzakerelerin yeniden başlaması ön şartlarının var olmadığı saptamasına yer vermesi beklenirken Rum Yönetimi Başkanı Nikos Anastasiadis, çalışma arkadaşları, DİSİ Başkanı Averof Neofitunun New York temaslarının ardından fırsat penceresi kapanıyor, ulusal tsunami söylemleri işitilmeye başladığına dikkat çekti.
Gazete Nereye Gidiyoruz, Kıbrıs nereye sürükleniyor?, Kıbrıs sorunundaki durağanlık ve çıkmazın tehlikeleri nelerdir sorularını yönelttiği AKEL Genel Sekreteri Andros Kiprianu, DİKO Başkanı Nikolas Papadopulos, EDEK Başkanı Marinos Sizopulos ve Vatandaşlar Hareketi Başkanı Yorgos Lillikasun değerlendirmelerini aktardı.
Habere göre, Andros Kiprianu iki toplumlu iki kesimli federasyona destek verdiğini hatırlatarak, federasyon çözümünün terk edilmesinin taksimi gündeme getireceği, Ada için yeni felaketlerin başlangıcı olacağı görüşünü ortaya koydu.
Averof Neofitu DİSİnin, müteveffa Glafkos Kleridesin vasiyetinden bir inç bile ayrılmayacağını ve iki bölgeli iki toplumlu federasyon çerçevesinde adil, sürdürülebilir ve işleyebilir çözüm için mücadeleye devam edeceklerini vurguladı.
Müzakerelerin yeniden başlaması hedeflerinin değişmediğini de kaydederek bölünmüşlüğe seyirci kalmayacak, 2018de taksimin Kıbrıs Helenizminin bayrağı olmasına müsaade etmeyeceğiz diyen Neofitu, Rum tarafı açısından olumlu bir konjonktürler dokusu oluştuğunu, bu ağın Türkiye açısından olumlu olmadığını ve bu yüzden diyaloğun başlamasını istemediğini, kendilerinin diyaloğun yeniden başlamasında ısrar etmeleri gerektiğini söyledi.
Nikolas Papadopulos, partisinin doğru içerikli iki bölgeli iki toplumlu federasyondan yana olduğunu savundu. İçerik önemli diyen Papadopulos, Annan planının da aynı zeminde olduğunu ancak içeriği nedeniyle DİSİ dışındaki bütün partilerin ve Rum halkının yüzde 76sı tarafından reddedildiğini hatırlattı.
Marinos Sizopulos, iki bölgeli iki toplumlu federasyonun bazı maddelerinin EDEK ideolojisine ters olduğuna dikkat çekti, bunlardan bazılarını; halkın milliyet veya din açısından coğrafik bölünmesi, nüfus ve mülklerin garantili çoğunluğu, bir adam bir oy ilkesinin ihlali, temel siyasi ve insan haklarının ihlali olarak sıraladı. Sizopulos hukukçuların ve anayasa uzmanlarının, iki bölgeli iki toplumlu federasyonu meşrulaştırılmış taksimden daha kötü ve Türkleşmenin ilk aşaması olarak nitelediğine de işaret etti.
Yorgos Lillikas iki bölgeli iki toplumlu federasyonun taksime ve Türkleşmeye sürükleyeceğini, sorumluluğunu da bu tür çözümü destekleyenlerin üstlenmesi gerektiğini söyledi.