Barolar Birliği Başkanı Esendağlı, Rum yönetiminin KKTC’deki mülkler üzerinden kurmak istediği baskıyı yorumladı.
“Siyasi uyuşmazlık devam ediyor”… Başkan Esendağlı, “Kıbrıs sorununun kapsamlı çözümü gerçekleşmeden, devam eden siyasi uyuşmazlığın en önemli başlıklarından biri olan mülkiyet sorununa ilişkin Kıbrıslı Türklerin ya da KKTC’de yasal olarak iş yapan kişilerin bireysel olarak hedef alındığı cezai yaptırımlara başvurulmasının haklı ve yasal bir tarafı yoktur” diye konuştu. Mülkiyet sorununun AİHM içtihatları ile şekillendiğini kaydeden Esendağlı, Rumların tutumunun uluslararası hukuk tarafından himaye görmeyeceğine inanmaktayım.” dedi.
“Bu kriz iki taraf açısından tehlikeli adımlara gebedir”…“Rum Kesiminin, yaptığı yasalarla; gerek yerel, gerekse Avrupa Birliği mevzuatı bakımından yargısal yetkisinin veya egemenliğinin bulunmadığı Kuzey Kıbrıs’ta gerçekleşen fiilleri suç haline getirmesi ve bireyleri bu suçları işler duruma düşürmesi, ne hukuki ne de insani açıdan kabul edilebilir değildir” diyen Esendağlı, bu krizin her iki taraf açısından tehlikeli müteakip adımlara gebe olduğu endişesi taşıdığı söyledi
“Çözüm TMK’da”… Barolar Birliği Başkanı, “AİHM tarafından Kıbrıs’taki mülkiyet sorunun çözümü için adres olarak gösterilen Taşınmaz Mal Komisyonu’nun önemini tüm devlet organları ve kurumlarımızla hem kavramamız hem de anlatmamız gerekmektedir. Özellikle Kuzey’de mal bırakmış Kıbrıslı Rumların TMK hakkında bilgi sahibi olmaları ve buraya müracaatlarının sağlanması, Kıbrıs mülkiyet sorununda en pratik, en yakın, en gerçekçi ve adil çözümü sağlayacaktır.” şeklinde konuştu.
Kıbrıs Türk Barolar Birliği Başkanı Hasan Esendağlı, Rum Yönetimi’nin KKTC’deki toprak üzerine inşa edilen mülklerle ilgili yargı yolu üzerinden baskı kurmasını değerlendirdi.
Esendağlı, 30 Aralık 2023 tarihinde Avukat Akan Kürşat’ın Kıbrıs Rum Kesimi tarafından çıkarılan Avrupa Tutuklama Emri (EAW) kapsamında İtalya’da tutuklanması ile meydana gelen krizin; KKTC vatandaşlığı da bulunan yatırımcı işadamı Simon Aykut ve Alman vatandaşı Eva Kounzel’in Güney Kıbrıs’ta tutuklanması ve akabinde tutuklu yargılanmak üzere cezaevine konulması ile daha da derinleştiğini kaydetti.
Simon Aykut ve Eva Kounzel ile ilgili üretilen suçlamaların (tıpkı önceki meselede olduğu gibi) 1974 öncesi sahiplerinin Kıbrıslı Rumlar olduğu belirtilen ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti tarafından koçan verilmiş bulunan taşınmazların tasarruf, inkişaf, kullanım ve satışı ile ilgili olgulara dayandığının görüldüğünü söyleyen Esendağlı, sözlerine şöyle devam etti:
“Haklı ve yasal bir tarafı yok”
“Kıbrıs sorununun kapsamlı çözümü gerçekleşmeden, devam eden siyasi uyuşmazlığın en önemli başlıklarından biri olan mülkiyet sorununa ilişkin Kıbrıslı Türklerin veya KKTC vatandaşlarının ya da KKTC’de yasal olarak iş yapan kişilerin bireysel olarak hedef alındığı cezai yaptırımlara başvurulmasının haklı ve yasal bir tarafı bulunmadığını açık ve net olarak ifade etmeliyim. Rum Kesiminin, yaptığı yasalarla; gerek yerel, gerekse Avrupa Birliği mevzuatı bakımından yargısal yetkisinin veya egemenliğinin bulunmadığı Kuzey Kıbrıs’ta gerçekleşen fiilleri suç haline getirmesi ve bireyleri bu suçları işler duruma düşürmesi, ne hukuki ne de insani açıdan kabul edilebilir değildir. Bu krizin her iki taraf açısından oldukça tehlikeli müteakip adımlara gebe olduğunu düşünmekteyim ve bundan endişeliyim.”
“İnsani açıdan kabul edilebilir değil”
Yılan hikayesine dönmüş Kıbrıs sorununun en büyük mağdurunun Kıbrıslı Türkler olduğunu söyleyen Esendağlı, Kıbrıs sorununun devamının Kıbrıs Türk toplumunu yok olma, vatansız kalma tehlikesi ile karşı karşıya getirmiş olduğunun unutulmaması gerektiğinin altını çizdi. Başken Esendağlı, “Durum bu iken, Kıbrıs sorununun tarafları olan devletlerin politik pozisyonlarını desteklemek amacıyla; bireyleri hedef alan, cezalandıran uygulamalara girişmeleri ve bunun üzerinden büyük bir endişe iklimi yaratılması insani açıdan da kabul edilebilir değildir.” ifadelerine yer verdi
“Uluslararası hukuk tarafından himaye görmeyecek”
“Rum Devleti’nin yargısal yetkilerini, 50 yıldır devam eden ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi içtihatları ile şekillenen mülkiyet sorunu yokmuşçasına kullanmasının uluslararası hukuk tarafından da himaye görmeyeceğine inanmaktayım.” diyerek sözlerine devam eden Eserndağlı, bu noktada KKTC Devleti’nin ve kurumlarının bu yapılan haksız uygulamalara karşı uluslararası toplumun bilgilendirilmesi için gerekli girişimleri yapması ve mağdur edilen vatandaşları uluslararası hukuk kuralları çerçevesinde hak aramasına destek vermesi gerektiğini kaydetti. Esendağlı, Barolar Birliği olarak bu konuda kendi üzerlerine düşen görevi yapmaya hazır olduklarını vurguladı.
Adil çözüm için TMK
Esendağlı sözlerini şöyle noktaladı:
“Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi tarafından Kıbrıs’taki mülkiyet sorunun çözümü için adres olarak gösterilen Taşınmaz Mal Komisyonu’nun önemini tüm devlet organları ve kurumlarımızla hem kavramamız hem de anlatmamız gerekmektedir. Özellikle Kuzey’de mal bırakmış Kıbrıslı Rumların Taşınmaz Mal Komisyonu hakkında bilgi sahibi olmaları ve buraya müracaatlarının sağlanması, Kıbrıs mülkiyet sorununda en pratik, en yakın, en gerçekçi ve adil çözümü sağlayacaktır.”
KAYNAK : KIBRIS GAZETESİ
22.07.2024 12:17:01