ANASTASİADİS’TEN AÇIKLAMA

Rum Yönetimi Başkanı Nikos Anastasiadis’in son dönemde, iki devlet çözümü ile konfederasyon arasında oynayan tezler ortaya koyduğu, bunun da Güvenlik başlığını, başlaması halinde yeni bir müzakere turundan uzaklaştırdığına dikkat çekildi.

Politis, Anastasiadis’in, New York’tan döndükten sonra, iki bölgeli iki toplumlu federasyon çözümü bulunması konusunda hiç de iyimser konuşmadığına, bu çözümden BM Genel Kurulu’nda yaptığı konuşmada da söz etmediğine, Türkiye ile doğrudan iletişim kanalıyla alakalı başka bir zeminde konuştuğuna işaret etti.
“Şu anda iki bölgeli iki toplumlu federasyonda ısrar eden tek liderin” Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı olduğunu savunan gazete, Anastasiadis’in son dönemdeki iki devlet çözümü ve konfederasyon arasında oynayan tezlerinin Güvenlik başlığını müzakerelerden uzaklaştırdığını ve Kıbrıs müzakerelerini -(gazetenin ifadesiyle) Rum tarafının da istediği gibi- 2020 sonrasına (Cumhurbaşkanlığı seçimi) ötelediğini yazdı.
GUTERRES’İN RAPORUNUN “ÇOK OLUMSUZ OLMASI BEKLENİYOR”
BM Genel Sekreteri’nin iyi niyet misyonu rapor taslağının, geçici atadığı danışmanı Jane Holl Lute’un temaslarından söz edilecek giriş bölümünün eklenmesiyle tamamlanacağına işaret eden gazete, rapor taslağının, “Kıbrıs sorununun perspektifleri açısından çok olumsuz olmasının beklendiğine” işaret etti.
Lute’un, her iki lider de Guterres Çerçevesi’ne çeşitli şekillerde bağlılık belirtmesine karşın, Genel Sekreter’in, ortak bir yaklaşım bulmaları çağrısına cevap veremediğini saptadığını kaydeden gazeteye göre, iyi niyet misyonu raporunda, Rum tarafının KKTC’deki ucuz akaryakıt konusunda iki toplum arasındaki ticarete getirmeye çalıştığı kısıtlamaların ve Rum Senfoni Orkestrası üyelerinin KKTC’de düzenlenecek etkinliğe katılmak istedikleri için korkutulmaları vakalarının da yer alması bekleniyor.
Genel Sekreter’in raporunun, Güvenlik Konseyi’nde ay sonunda görüşüleceğini hatırlatan gazete, Rum tarafının Almanya ve Fransa gibi daimi üyelerle daha iyi ve özlü ilişkiler kurmaya, ABD ile ikili ilişkilerini güçlendirmeye yatırım yaptığını, BM Barış Gücü’nün olduğu gibi kalmasından yana olan Rusya’dan ise emin olduğunu kaydetti.
Fileleftheros’un New York çıkışlı haberine göre Genel Sekreter Guterres raporunda, Kıbrıs müzakerelerinin yeniden başlaması için gerekli şartlarının oluşmadığı değerlendirdi. Raporun ana sonucu bu olacak ancak Kıbrıs sorununda pencereyi de kapatmayacak. 
BM merkezinden diplomatik kaynaklar, Guterres’in 73’üncü BM Genel Kurulu çerçevesinde bütün müdahillerle görüşmesinden sonra, Lute’un yeni bir temas turunun da olmayacağını değerlendiriyor. Aynı kaynaklar Guterres’in raporundaki “en kaygı verici unsurun, Crans Montana Konferansından sonra şartlarda değişiklik saptanmadığına vurgu yapılması” olduğuna işaret ettiler. Raporda taraflar suçlanıyor ancak dolaylı yoldan, çıkmazın kalıcılaştığı uyarısında bulunuluyor.
Haravgi “Taksim Kabusu Kapıyı Çalıyor” başlığıyla manşete çektiği haberinde, Guterres’in raporunda, müzakerelerin yeniden başlaması ön şartlarının var olmadığı saptamasına yer vermesi beklenirken Rum Yönetimi Başkanı Nikos Anastasiadis, çalışma arkadaşları, DİSİ Başkanı Averof Neofitu’nun New York temaslarının ardından “fırsat penceresi kapanıyor”, “ulusal tsunami” söylemleri işitilmeye başladığına dikkat çekti. 
Gazete “Nereye Gidiyoruz”, “Kıbrıs nereye sürükleniyor?”, “Kıbrıs sorunundaki durağanlık ve çıkmazın tehlikeleri nelerdir” sorularını yönelttiği AKEL Genel Sekreteri Andros Kiprianu, DİKO Başkanı Nikolas Papadopulos, EDEK Başkanı Marinos Sizopulos ve Vatandaşlar Hareketi Başkanı Yorgos Lillikas’un değerlendirmelerini aktardı. 
Habere göre, Andros Kiprianu iki toplumlu iki kesimli federasyona destek verdiğini hatırlatarak, federasyon çözümünün terk edilmesinin taksimi gündeme getireceği, Ada için yeni felaketlerin başlangıcı olacağı görüşünü ortaya koydu.
Averof Neofitu DİSİ’nin, müteveffa Glafkos Klerides’in vasiyetinden bir inç bile ayrılmayacağını ve iki bölgeli iki toplumlu federasyon çerçevesinde adil, sürdürülebilir ve işleyebilir çözüm için mücadeleye devam edeceklerini vurguladı.
Müzakerelerin yeniden başlaması hedeflerinin değişmediğini de kaydederek “bölünmüşlüğe seyirci kalmayacak, 2018’de taksimin Kıbrıs Helenizm’inin bayrağı olmasına müsaade etmeyeceğiz” diyen Neofitu, Rum tarafı açısından olumlu bir konjonktürler dokusu oluştuğunu, bu ağın Türkiye açısından olumlu olmadığını ve bu yüzden diyaloğun başlamasını istemediğini, kendilerinin diyaloğun yeniden başlamasında ısrar etmeleri gerektiğini söyledi.
Nikolas Papadopulos, partisinin “doğru içerikli” iki bölgeli iki toplumlu federasyondan yana olduğunu savundu. “İçerik önemli” diyen Papadopulos, Annan planının da aynı zeminde olduğunu ancak içeriği nedeniyle DİSİ dışındaki bütün partilerin ve Rum halkının yüzde 76’sı tarafından reddedildiğini hatırlattı.
Marinos Sizopulos, iki bölgeli iki toplumlu federasyonun bazı maddelerinin EDEK ideolojisine ters olduğuna dikkat çekti, bunlardan bazılarını; “halkın milliyet veya din açısından coğrafik bölünmesi, nüfus ve mülklerin garantili çoğunluğu, bir adam bir oy ilkesinin ihlali, temel siyasi ve insan haklarının ihlali” olarak sıraladı. Sizopulos hukukçuların ve anayasa uzmanlarının, iki bölgeli iki toplumlu federasyonu “meşrulaştırılmış taksimden daha kötü ve Türkleşmenin ilk aşaması” olarak nitelediğine de işaret etti.
Yorgos Lillikas iki bölgeli iki toplumlu federasyonun “taksime ve Türkleşmeye sürükleyeceğini, sorumluluğunu da bu tür çözümü destekleyenlerin üstlenmesi gerektiğini” söyledi. 


07.10.2018 17:54:00